14 Ocak 2017 Cumartesi


Müzikte notaların isimleri nereden gelmektedir?

Nota İsimleri

Nota; bir müzik sesini belirtmeye yarayan işaret. İngiltere ve Almanya’ da eskiye bağlılık olarak notaların adları harflerle gösterilir. Notalar, beş çizgiden oluşan portre üzerine ya da ek çizgilere yazılır ve do-re-mi-fa-sol-la-si değişmez sırasıyla portenin aşağı ve yukarısına doğru sıralanır. İlk sesini portrenin başındaki anahtarlardan alan notalar, aynı değişmez sıra ile birbirlerini izlerler.

Notaların her birinin ayrı bir biçimi vardır. Notanın biçimi, süresini, değerini gösterir; porte üzerindeki yeri ise yükseklik derecesini belirtir. Notalar yuvarlak, beyaz, siyah, çengelli iki çengelli ve dört çengelli yazılarak aynı sıraya göre şu adları alırlar: birlik, ikilik, dörtlük, onaltılık, otuzikilik, altmışdörtlük. Bu sıraya göre her notanın değeri kendisini izleyeninkinden iki kat daha fazladır. Böylece yuvarlak, iki beyaz; beyaz, iki siyah; siyah, iki çengelli… eder.

Nota Vuruş Değerleri

İlk olarak Milattan Sonra 480-524 yılları arasında yaşamış Filozof Boethius tarafından isimlendirilen bu sesler, birçok kültürde (özellikle eski yunan ve roma medeniyetlerinde) yine farklı farklı biçimlerde yazım dilinde "işaretlenmişti".

Müzikteki matematiksel gizemi keşfederek yazıya dökmenin ilk temeli Pisagor tarafından atılmıştır. Biz kendisini okul sıralarından o meşhur dik üçgen teoremi ile hatırlarız ama Pisagor günümüzde ulaştığımız bilim seviyesinin babasıdır. O kendi devrine kadar gelişmiş bütün çalışmaları bir disiplin altında toplamış, geometri, aritmetik, astronomi, coğrafya, müzik ve tabiat bilgisi olarak ayrı ayrı bilim dalları yaratmıştır.
Pisagorun müziğin içindeki matematiği bir demirci dükkanının önünden geçerken keşfettiği rivayet edilir. Demirci ustasının demir döverken kullandığı aletlere göre değişik sesler çıkarması Pisagorun ilgisini çekmiş, dükkanı kapattırarak ustaya çeşitli aletler kullandırmış, çıkan sesleri incelemiş ve kayıtlar almış. Batı müziği 9. yüzyılın başına kadar notalamadan habersizdi. Eserler kulak yoluyla kuşaktan kuşağa aktarılıyor, bu arada değişime uğruyor, zamanla unutulabiliyordu.
 Nota İşaretleri

1030 yılında Arezzo Katedrali'nin rahibi Guido D'arezzo adlı din adamı ve müzik ustası tarafından, bir şiirin ilk hecelerinden türetilerek son halini alıp günümüzün belki de tek evrensel dili haline gelmiştir.

Manastırında verdiği müzik dersleri için pratik bir nota sistemi geliştiren din adamı, Aziz Johanna ilahisinin ilk hecelerinden yola çıkarak notaları isimlendiriyor. (Bir rivayete göre çocukları çalıştırdığı bir gün, kolaylık olsun diye parmak boğumlarına bu ilahinin sözlerini yazar, parmak diplerine denk gelen ilk hecelerden ise notaların isimleri türer)
 Nota İşaretleri

991-1033 yılları arasında yaşamış olan Milanolu keşiş, şiirden yola çıkarak (ve çok küçük 2 oynama ile) son halini verdiği, sonrasında Arezzolu Guido'nun Eli olarak anılacak olan notalar aslında şöyle;


Ut quaent laxis

Resonare fibris

Mira gestorum

Famuli tuorum

Solve poluti

Labii reatum

Sanete İohannes


Nota İşaretleri

Not: ilk nota olan Do aslında Ut (ut queant laxis) imiş. Sonrasında okuması kolay olsun diye ters çevrilip Do hali verilmiş.

11. yüzyılda notaların üzerine dizildiği beş çizgiden oluşan portenin kullanılmasıyla notaların yüksekliği do, re, mi,…. ve süresi birlik, ikilik, dörtlük,…. kesin biçimde belirlenebilir hale geldi. Aslında müziğin dört parametresi vardır. Yükseklik, süre, şiddet ve tını

Bunlardan ilk ikisi zamanla genel kabul gören bir takım işaretler sayesinde kağıt üzerine dökülebilmiş, şiddet ve tını ise notanın yanında ek kelimelerle belirtilmişler ve kısmen de yoruma açık bırakılmışlardır.
Çeşitli sesleri belirtmek ve bunların birbirlerine karışmasını önlemek için sesleri temsil eden notalara özel isimler verildi. Do, re, mi, fa, sol, la, si. İngilizcede ve Almancada ise notalar harflerle gösterildi C do, D re, E mi, F fa, G sol, A la, B si (ing.), H si (alm). (Alman besteci Carl ORFF orff metodunu enstrümanlara uygularken kullanılan enstrümanlar üzerine bu harfleri dizmiştir)
 Nota Değer Tablosu

Nota isimlerinden do nun önceki ismi ut idi. Sesli harfle başlayan bu isim, notaları sırayla söylerken tutukluk yaptırdığından 12. yüzyılda do olarak değiştirildi. Almanya ve bazı ülkelerde ut hala kullanılır. Si hariç diğer notaların isim babası Gui d Arezzodur. Arezzo bu adları Aziz Iohannes Battista ilahesindeki mısraların birinci hecelerinden alarak takmıştır. Yedinci notanın adı uzun zaman B olarak kalmış, sonradan 13. yüzyılda Sanete Iohannes kelimelerinin baş harflerinden meydana gelen si adını almıştır. Notalamanın keşfi ve gelişimi müzik pratiğine olağanüstü bir gelişme ortamı yaratmıştır. Notalama, icracıyı ezberden kurtararak hem müzik parçalarının uzamasına hem de çeşitli dönemlere ve ülkelere ait notalanmış eserlerin katılmasıyla repertuarın zenginleşmesine ve çeşitlenmesine imkan vermiştir. Nota sayesinde bir müzisyen bilmediği bir müzik parçasını icra edebilmek için tek başına yeterli bir hale gelmiştir..


Do: Dominus (yaradan, mutlak)
Re: Rerum (madde)
Mi: Miraculum (mucize)
Fa: Familias planetarium (gezegenler ailesi/güneş sistemi)
Sol: Solis (güneş)
La: Lactea via (samanyolu)
Si: Siderae (gökler)

Nota İşaretleri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SUSKUNLUK (SESSİZLİK) SARMALI NEDİR? Suskunluk Sarmalı Alman bilim kadını  Elisabeth Noelle Neumann  tarafından geliştirilen bir kuramd...