“İLK MAHKEME
KARARI”
Tarih
Sumer’de Başlar.
S.N.
Kramer.
TTKB-Ankara/1990,
İlk
Mahkeme Kararı.
S.46-49
İ.Ö. 1850
yıllarında Sumer ülkesinde bir cinayet işleniyor. Biri berber, biri bahçıvan,
biri de mesleği belli olmayan üç kişi tarafından Lu-İnanna isimli bir mabet
memuru öldürülüyor. Katiller bilinmeyen bir nedenden, onun Nin-dada isimli
karısına, kocasını öldürdüklerini söylüyorlar. Kadın bunu gidip ilgililere
bildireceği yerde susup oturuyor. Fakat o zaman bile, daha doğrusu yüksek
uygarlığı olan Sumer'de bu haber başkent İsin'de oturan kral Ur-Ninurta'ya
ulaşıyor. O da bu işin araştırılması görevini Nippur şehrindeki adalet mahkemesi
halk kuruluna veriyor. Kurulun 9 üyesi, yalnız üç katili değil cinayeti
bildirmeyen kadının da aynı oranda suçlu olduğunu savunuyor.
Kurul üyelerinden
ikisi buna karşı çıkarak kadının bu cinayete katılmadığını ve cezalanmaması
gerektiğini söylüyor.
Kurul üyeleri bu
savunmayı yerinde buluyor. Çünkü görünüşe göre kadının kocası, karısına iyi
bakamıyormuş. Bu durumda kadının susması onu adalete karşı suçlu yapmıyordu.
Karar "katil olan üç adamın cezalandırılması" idi. Buna göre Nippur kurulu
tarafından yalnız üç katil ölüm cezasına çarptırılıyordu.
Bu cinayet
mahkeme tutanağı ve kararı bir kil tablet üzerine yazılmış olarak 1950 yılında
Şikago Üniversitesi Doğu Bilimleri Enstitüsü ile Pennsylvania Üniversite
Müzesinin birlikte yaptıkları kazıda bulunmuştur. Thorkild Jacobsen ve ben bu
metin üzerinde çalıştık ve çevrisini yaptık.
Tabletteki bazı
kelime ve cümlelerin anlamları hala şüpheli, fakat metnin genel anlamı hemen
hemen tam. Bu tabletin köşesi kırık, fakat Üniversite Müzesinde daha evvel
yapılan kazılardan çıkmış bir küçük parçadan kırık satırlar tamamlandı. Metnin
ikinci bir kopyası olduğunu belirten küçük parçanın bulunması "susan
kadın" olayı hakkında Nippur mahkemesinin vermiş olduğu bu karar, Sumer
hukukçuları arasında hatırlanması gereken bir hukuki örnek olarak
değerlendirildiğini göstermektedir. Amerika'nın yüksek mahkeme kararlarında da
aynı işlem yapılmaktadır.
Metnin kelime
kelime çevirisi:
"Lu-Sin'in oğlu
berber Nanna-sig,
Ku-Nanna'nın
oğlu Lu-Sin,
Adda-kalla'nın
kölesi bahçıvan Enlil-ennam ,
Lugal-Apindu'nun
oğlu nişakku memuru Lu-İnanna’yı öldürdü.
Lugal-apindu’nun
oğlu Lu-İnanna'yı ölüme koyduktan sonra Lu-İnanna'nın karısı olan Lu-Ninurta'nın
kızı Nin-dada'ya kocasının öldürüldüğünü söylediler.
Lu-Ninurta'nın
kızı Nin-dada ağzını açmadı, dudak(ları) kilitli kaldı.
Onların durumu
İsin (şehri)ndeki kralın önüne getirildi, ve kral Ur-Ninurta bu konunun Nippur
kurulu tarafından ele alınmısını emretti.
(Orada) Lugal ...
.'ın oğlu Ur-Gula,
kuş avcısı Dudu,
bağımlı Ali-ellati,
Lu-Sin'in oğlu
Buzu,
.... -Ea'nın oğlu
Eluti,
taşıyıcı (?)
Şeş-kalla,
bahçıvan
Lugal-kan,
Sin-andul'un oğlu
Lugal-azida
(ve) Şara- ....
'nın oğlu Şeşkalla
(kurula) döndüler
ve dediler:
“Kim bir adamı
öldürmüşse yaşamağa layık değildir.
Bu üç adam ve
kadın nişakku memuru Lugal-apindu'nun oğlu Lu-İnanna'nın sandalyesi önünde
ölmelidir.”
(Sonra)
Ninurta'nın memuru Şu .... -lilum (ve) bahçıvan Ubar-Sin (kurula)
döndüler ve dediler:
“Lu-Ninurta'nın
kızı Nin-dada'nın kocasının öldüğü belli, (fakat) kadın ne yaptı (?) ki, o
öldürülsün?”
(Sonra) Nippur
kurulunun (üyeleri) onlara dediler:
“Kocası kendisine
bakmayan (?) kadın kocasının düşmanlarını bildiği tamam.
Kocasının
öldürüldüğünü duyduktan (sonra) niçin kadın susmasın (?)
Kocasını o mu
öldürdü?
(adamı)
öldürenlerin cezalandırılması (?) yeterlidir.”
Nippur kurulunun
kararına göre, Lu-Sin'in oğlu Nanna-sig, Ku-Nanna'nın oğlu berber Ku-Enlil,
Adda-kalla'nın kölesi bahçıvan Enlil-ennam'ı idam edilmek üzre (cellata)
verdiler.
(bu) Nippur
kurulu tarafından ele alınan bir durumdur.”
Bu çeviri
yapıldıktan sonra, bugünkü mahkemelerde böyle bir durum karşısında ne gibi bir
karar verileceğini öğrenmenin ve bir karşılaştırma yapmanın önemli olacağını
düşündük. Bunun için Pennsylvania Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Owen J.
Roberts'e (kendisi 1930-45 yılları arasında Amerika yüksek mahkemesinde hakimdi)
gönderdik ve bu karar hakkındaki düşüncesini sorduk. Cevap son derece ilginçti.
Çünki bu zamanın hakimleri de bundan dört bin yıl önce yaşamış Sumerli
meslekdaşları gibi, aynı kararı vereceklermiş. Roberts'in yazdıklarını buraya
alıyorum:
“Bizim
kanunlarımıza göre, böyle bir durumda kadın suç ortağı olarak kabul edilmez.
Onun suçlu olması için cinayetin yalnız yapıldığını bilmesi değil, cinayet
sırasında orada bulunması, teşvik etmesi ve yardım etmesi gereklidir.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder